Social Icons

Pages

Featured Posts

17 Haziran 2008 Salı

Göz Makyajı Gözlerinizi Renklendirir

Makyajın en önemli ayrıntılarından biri olan far rengini seçerken dikkatli davranmalısınız.

Mavi gözlüler

Gözlerinizin doğal güzelliğini ortaya çıkarmak için, çizelgede mavinin karşısında olan, yani turuncu ailesinden bir ton seçin. "The Color Answer Book" kitabının yazarı Leatrice Eiseman "Toprak renklerinden oluşan turuncular grubu, çikolata kahvesi ve bejlerin yanı sıra, mandalina rengi gibi daha canlı tonları da içerir" diyor. Modeldeki efekti elde etmek istiyorsanız, kahverengi kalemle gözlerinizin alt ve üst kenarlarını çizerek, göz şeklini belirginleştirin. Far için mercan tonlarını tercih edin. Farı göz kapaklarınıza birkaç kat uygulayın ve derinlik vermek için, özellikle göz çizgisinde farı daha belirgin olarak sürün. Gözlerinizi parlak kılmak istiyorsanız, patlıcana çalan kahverengiyi tercih edebilirsiniz. Aynı zamanda füme de mavi gözleri buğulu gösterir.

Yeşil gözlüler

"Gözleriniz yeşilse, bakışlarınızı keskinleştirmek için, çizelgede yeşilin karşısında olan, kırmızı paletinden bir renk seçebilirsiniz. Pembeler ve sıcak lavanta tonları gözlerinize en iyi giden renklerdir" diyor Kate Hudson'ın makyözü Paul Starr. Kırmızı ailesinden renk seçerken, gözlerinizden daha canlı renklerden kaçının, yoksa gözlerinizi ön plana çıkarmak yerine, tam tersine onların soluk kalmasına neden olacaksınız. Starr'dan bir öneri daha: "Siyah likit kalem kullanırsanız, uçuk tondaki farla son derece seksi bir kontrast elde edersiniz." Ayrıca açık sarıya çalan bakır tonlarını çok ince bir şekilde kullanırsanız ilgi çekici bir makyaj sağlayabilirsiniz.

Kahverengi gözlüler

Kahverengi gözlerinizin sıradan olduğunu asla düşünmeyin. Yapmanız gereken tek şey, mavi renk kullanarak, onları ön plana çıkarmak. Kahverenginin kontrastı olan mavi, gözlerinizi son derece çekici gösterecek. "Zengin bir kobalt, parlak bir gök mavisi veya uçuk bir bebek mavisi kullanabilirsiniz." diyor Janet Jackson ve Jennifer Anniston'un makyözü BJ Gillian. Işıltılı bir mavi tercih ediyorsanız, daha dramatik bir efekt için, gözünüzün alt tarafını koyu bir mavi kalemle çizerek, kalemin üzerine açık renkteki farı sürün. Ancak daha doğal bir bakış elde etmek istiyorsanız, haki ve kahverengi tonlar da kullanabilirsiniz.

Gri-mavi gözler

Göz kapaklarında asker yeşili far kullanılabilir. Asker yeşili bu renk gözleri daha çok öne çıkarır, çok doğal durur.

Mavi-yeşil gözler

Gece mavisi bu göz rengini daha çok vurgular. Yalnız gece mavisini transparan şeklinde kullanmayı tercih edin, yani abartıya kaçmayın, hafif sürmeye dikkat edin.

Gri gözler

Jean mavisi gri gözleri ön plana çıkarır. Ama bu göz rengi için inci beyazı ya da opal rengi de son zamanlarda çok fazla tercih ediliyor.

Gri-yeşil gözler

Gül kurusu gri ve yeşil karışımı gözler için idealdir ama gözün üstünü de siyah bir eye liner ile belirginleştirin. Ayrıca gümüş ya da azur renklerini ayrı ayrı ya da kombine ederek kullanmak da çok beğeniliyor.

Ela gözler

Kahverengi tonları bu göz rengini belirginleştirir. Yalnız kahverengi tonlarını göz kapağı ve kaş kenarına doğru farklı tonlarda kullanmak daha doğru olur.

Göz makyajı nasıl yapılmalı?

Eğer açık tenli ve sarışınsanız, şanslısınız çünkü hemen her renk far kullanabilirsiniz. Karamel, kahve, gri ve krem rengi özellikle yakışacaktır. Önce açık bir rengi (yumuşak bir gri, kemik yada kehverengimsi bir pembe) kirpiklerin dibinden göz kapağının bitimine kadar sürün. Göz kapağının üstüne ise kahverengi, bronz gibi daha koyu renkler kullanın. En koyu tonu da derinlik katması için göz kapağının bitiş çizgisine sürün.

Esmerler rahatlıkla koyu tonlar kullanabilirler. Koyu renk farı kirpiklerin dibine kadar, yanlara dogru hafif uzatarak sürün.

Kızıllar ise karamel, gri, lila veya siyah gibi renkleri kullanabilirler. Bu renklerle sarışınlarinkine benzer makyaj yapabilirsiniz ancak göz ile burun arasındaki bölgeye fazla koyu renkler sürmekten kaçının.

* Eyeliner yada göz kalemini hem üste hem alta yada sadece üste sürebilirsiniz ama mutlaka sürdükten sonra yumuşatmalısınız. Bunu ıslak pamukla, pamuklu çubukla yada bazı göz kalemlerinin arkalarında bulunan silgilerle yapabilirsiniz.
* Açık renkli farlar kullandıysanız ya da günlük hafif bir makyaj istiyorsanız göz kalemini mümkün olduğunca ince sürün, ayrıca kahverengi göz kalemi kullanmak daha doğal görünmenizi sağlayabilir.
* Gözün altına da kalem çekmek yerine, kirpiklerin dibine azıcık koyu renk bir far sürmeyi deneyebilirsiniz.
* Rimel sürerken de bazı şeylere dikkat etmelisiniz. Kurumuş bir rimel (3 aydan sonra kurumaya başlar) istenilen etkiyi göstermez. Rimel sürmeden önce kirpikleriniz tarakla yada kirpik kıvırıcısıyla düzelterek, karışmalarını ya da birbirlerine yapışmalarını engelleyebilirsiniz.
* Biraz ışıltılı ve farklı bir görünüm için siyah veya kahverengi sürdüğünüz rimelin üstüne sadece uçlarına mor yada lacivert sürmeyi deneyebilirsiniz.
* Kirpiklerinizin daha uzun ve gür görünmelerini istiyorsanız, rimelden önce biraz pudra sürüp, kuruduktan sonra da ikinci katı sürmek istediğiniz etkiyi yaratacaktır.

Doğum Kontrol

Her kadının istediği zaman ve istediği sayıda çocuk sahibi olmak istemesi en doğal hakkı. Kontrolsüz birbirini takip eden doğumlar ve düşükler anne ve çocuk sağlığını ciddi olarak tehdit eder. Bu nedenle aile planlaması hem anne, hemde çocuk sağlığına zarar vermeyecek uygun doğum kontrol yöntemleriyle yapılmalıdır. Kişi için ideal bir korunma yöntemiyle istenmeyen gebelikler, kişinin sağlığına zarar vermeden tama yakın oranda engellenebilir. Doktorunuzun önerisiyle sizin için en uygun olabilecek yöntemi seçmeli ve benimsemelisiniz. Genel olarak korunma yöntemleri ile ilgili şunlar söylenebilir: "Korunma yöntemi seçimi son derece önemlidir. İstenmeyen gebeliklerle karşılaşmamak için kişiler herzaman kendileri için uygun olan en iyi yöntemi seçmelidir. Kontrol yöntemlerinin başarılı olabilmesi için kullanan kişinin yaşam biçimine ve kişiliğine uygun olmalıdır.

-Kadının yaşı
-Eğitimi
-Cinsel aktivite durumu
-Genel sağlık durumu
-Gelecekteki çocuk isteği ihtimali
-Sosyal statüsü

gibi etkenler, kontrol yönteminin seçiminde rol oynar."

İdeal Korunma Yöntemleri Nelerdir ?

-Rahim İçi Araç(RİA)
-Doğum Kontrol Hapları
-Doğum Kontrol İğneleri
-Cilt Altı Norplantlar
-Cerrahi Sterlizasyon ( Ameliyatla Kısırlaştırma )
-Erkek Prezervatifi(Kondom)
-Kadın Prezervatifi
-Diyagram

Güzelliğin sırrı makyajda saklı

"Her kadın güzeldir yeter ki güzelliğini kullanmayı bilsin" sözü aslında hiç de yalan değildir. Dergilerde gördüğümüz güzel yüzlü kadınların makyajsız hallerini hiç görmediniz mi? Hayır, kesinlikle sizi kandırmıyor, gerçeği söylüyoruz. Siz yeter ki doğru teknikleri kullanmayı bilin...

Güzelliğe doğru yaklaşırken ilk yapmanız gereken doğru ürünleri seçmek. Önemli olan kendinize uygun bir ürünü yine kendinize uygun bir teknikle kullanmak.

Fondöten

Sizin için en uygun olan rengi bulmak için güneşe çıkıp renk tonuna dışarıda bakmanız daha uygun olur. Çünkü karanlık yerlerde fondötenin rengini anlayamayabilir koyu ya da açık bir ton alabilirsiniz.

Fondöten sürerken genelde süngerle sürülmesi tavsiye edilse de parmaklarınızı kullanarak da bu işlemi yapabilirsiniz. Böylece daha az ürün harcamış olursunuz.

Eğer fondöteniniz çok yoğunsa bir nemlendirici ile karıştırabilirsiniz.daha doğal bir görüntü sağlamak için makyaj bazı kullanabilirsiniz.

Pudra

Pudra seçimi yaparken cilt renginize uydurmaya çalışmak yerine şeffaf bir pudra kullanmayı tercih edin. Cildinizin kuru görünmesini istemiyorsanız pudra kullanmamanız tavsiye edilir. Pudrayı her zaman fondöten ve kapatıcıdan sonra kullanın.

Allık

Allık seçiminde göz önünde bulundurmanız gereken en önemli faktör allığın cildiniz kızardığında ya da yandığında aldığı renkten farklı olmamasıdır. Bu genelde pembe veya kırmızı tonlarıdır.

8 Haziran 2008 Pazar

Bebek gibi bir yüz için...

İşte size bebek gibi bir yüze sahip olmanın yolları. Evde kolayca bulabileceğiniz malzemelerle hazırlayabileceğiniz bu karışımları deneyerek farkı görebilirsiniz...

Yüz için nemlendirici maske


Malzemeler: Yumurta sarısı + süt
Hazırlanışı: Bir kapta yumurta sarısı ve bir kaşık sütü karıştırın. Bu karışımı yüzünüze yayın, üzerini ince bir bezle örterek on beş dakika bekleyin. Ardından kağıt mendille silerek temizleyin. Daha sonra sırasıyla, ılık ve soğuk suyla yüzünüzü yıkayın.
Ne işe yarıyor: Kuru ve nemsiz bir cildiniz varsa bu maske sizin için birebir. İçinde bulunan yumurta sarısı cildinizi beslerken, süt nemlendirecek, yumuşaklık verecek ve sıkılaştıracak.

Ne zaman kullanmalı: Bu maskeyi haftada bir kez uygulamak yeterli.

Siyah noktaların sonu geliyor

Malzemeler: Limon suyu + yoğurt
Hazırlanışı: Bir kase yoğurda bir limonun suyunu karıştırın. Bu karışımı, gözlerinize gelmemesine dikkat ederek yüzünüze yayın ve 15 dakika bekleyin. Yüzünüzde kuruyan maskeyi ılık suyla yıkayarak çıkarın.

Ne işe yarıyor: Limon suyu cildi dezenfekte eder, sivilceleri kurutur ve siyah noktaların kaybolmasına yardımcı olur. Yoğurt ise cildi besler, nemlendirir ve yağ miktarını dengeler.

Ne zaman kullanmalı: Bu maske haftada bir kez uygulanabilir.

Sivilceler için karnabahar

Malzemeler: Karnabahar + Zeytinyağı
Hazırlanışı: Sekiz adet karnabahar yaprağını iki kaşık zeytinyağı ile beraber mikserden geçirin. Karışımı, problemli bölgeler üzerinde daha yoğun olacak şekilde yüzünüze yayın, on dakika bekleyin ve yüzünü ılık suyla temizleyin.

Ne işe yarıyor: Karnabahar yapraklarının temizleyici fonksiyonu vardır.

Ne zaman kullanılmalı: Haftada bir ya da iki kez.

Kırışıklara karşı maske

Malzemeler: Kaymak + Elma
Hazırlanışı: Bu maskeyi hazırlamak için soyulmuş bir elma ve üç kaşık kaymağı mikserle bir kaç dakika karıştırmanız yeterli. Karışımı cildinize yaydıktan sonra temiz bir bezle yüzünüzü kapatın. Yaklaşık on dakika bekledikten sonra maskeyi silin ve yüzünüzü ılık suyla temizleyin.

Ne işe yarıyor: Kaymak cildi yumuşatır, nemlendirir ve cilde elastikiyet kazandırır. Kırışıklara karşı da etkilidir. Elma ise cildin diri kalması için önemli etken.

Ne zaman kullanmalı: Haftada bir kez.

Yağlı ciltler için

Malzemeler: Bal + süt + limon suyu
Hazırlanışı: Bir fincan içinde bir kaşık balı, bir kaşık limon suyunu ve kıvamın koyuluğunu bozmayacak miktarda sütü karıştırın. Karışımı yüzünüze ve boynunuza yayın ve hafifçe kuruyana kadar bekleyin. Maskeyi nemli bir sünger yardımıyla silerek temizleyin.

Ne işe yarıyor: Bal cildi yumuşatır ve limon suyunda bulunan aktif maddelerin daha iyi emilmesini sağlar. Bu maddeler de cildin yağ salgısını dengeler, fazla yağ salgısı sonucu oluşabilecek sivilceleri önler.

Ne zaman kullanılmalı: İhtiyaca göre 10 - 15 günde bir tekrarlayabilirsiniz.

Cildiniz ışıl ışıl parlasın !

Cildinizin uzun süre parlak, canlı ve gergin kalmasını ister misiniz ?

Cildinizin parlak, canlı ve gergin kalmasını bunun için çok fazla zaman harcamanıza, market market dolaşmanıza gerek yok. Kolayca bulunan sebze ve meyveleri öğünlerinize eklemeniz yeterli…

• Spagetti sosuna havuç rendeleyin. Varlığını bile fark etmeyeceksiniz ve içerdiği karoten cildinizi besleyecek.

• Ispanağın taze yapraklarını salata için ayırın. Ispanak diğer marul, göbek gibi salata çeşitlerinden daha fazla karoten içerir.

• Yumuşak meyveleri, yoğurtla ve taze meyvelerle karıştırın. Kayısı, şeftali, mango, papaya gibi meyveler günlük beslenmenizdeki karoteni yükseltir.

• Garnitür için şarap bardağının içinde soğutulmuş ya da şampanya serpilmiş ve nane eklenmiş garnitür kavun gibi özel tatlılar cildiniz için yararlıdır.

• Akşam yemeği öncesi atıştırmak için dolapta hazır olarak brokoli bulundurun.

Herkesin seveceği şekilde hafifi yağlı olarak servis edin.

• Meyveleri her akşam yemeğinin parçası yapın. Gece için taze ve soğutulmuş meyveleri salata olarak önceden hazırlayın. Yeni lezzetler için mango, papaya gibi tropikal meyveleri seçin. Tropikale yönelin.

• Pastaya veya domates salatasına, brokoli ve taze ıspanak ekleyin. Bunlar hemen hemen her tarife uygundur. Sulu salatalarda domates yerine papaya da konulabilir. Sadece lezzet değil, bol miktarda karoten de almış olacaksınız. Aynı eski portakal suları ya da elma suları yerine, ufkunuzu genişletin ve karoteni yüksek meyve sularını tercih edin.

Saç ekiminde 3 teknik, ömür boyu garanti

Done Saç Ekimi ve Estetik Merkezi bilimin ve teknolojinin sunduğu en son yöntemleri uyguluyor...

Çoğunlukla erkeklerde görülen, aileden gelen genetik nedenlerle saç dökülmelerine karşı, dünyada üç tür saç ekim tekniği uygulanıyor. Kadıköy Bahariye’deki Done Saç Ekimi ve Estetik Merkezi, deneyimli uzman kadrosu ve modern teknolojisi ile klasik, fue (ameliyatsız) ve biofıbre (suni) saç ekimi yöntemlerinin tümünü, ihtiyaç ve tercihe göre başarıyla uygulayıp, kellikten rahatsız olanları ömür boyu garantili, sağlıklı saçlara kavuşturuyor.

Erkeklerde kadınlara göre çok daha yoğun biçimde görülen genetik saç dökülmeleri karşısında, modern bilim ve teknolojinin sunduğu olanaklarla geliştirilen saç ekim teknikleri, sağlıklı ve başarılı çözümler ortaya koyuyor.


Muayene ve testlerle saç dökülmelerinin nedenini kolayca belirleyen Done Saç Ekimi ve Estetik Merkezi, gereken durumlarda, en son geliştirilen üç modern saç ekim tekniğini de, ihtiyaç ve isteğe bağlı olarak başarıyla uyguluyor.

Saç dökülmesi şikayeti ile Kadıköy Bahariye’deki Done Saç Ekimi ve Estetik Merkezi’ne başvuranlar için, fizik muayene ve bazı testler sonucunda, dökülmenin boyutu, yaşı ve nedeni belirlenerek, buna göre onları yeniden saçlarına kavuşturacak bilimsel çözüm alternatifleri sunuluyor. İlaç tedavisi ve deri içine uygulanan ilaç tedavisi (saç mezoterapisi) ile önlenemeyen saç dökülmeleri karşısında, dünyada uygulanan en gelişmiş üç saç ekim tekniğinden en uygun olanı tercih ediliyor.

Done Saç Ekimi ve Estetik Merkezi’nin deneyimli ve uzman kadrosu tarafından uygulanan saç ekim teknikleri, ameliyathane ortamında lokal anestesi ile gerçekleştiriliyor. Kişinin uyanık olduğu ve hiçbir ağrı sızı hissetmediği operasyonlar 4 ila 6 saat sürüyor. Klasik saç ekiminde, ense bölgesinde bulunan ve dökülmemeye şifrelenmiş olan saçlar lokal anestezi ile uyuşturularak alınarak, bunlar tek köklü mikrogreftlere (kıl köklerine) ayrılıyor. Bu tekli veya ikili kıl kökleri alın veya tepe bölgesindeki açık alana tek tek ekiliyor. 3 hafta içinde ekilen bu saçlar dökülüyor ve 3 ay sonra yerini hiç dökülmeyecek olan orijinal saçlara bırakıyor.

Farklı ihtiyaçlara modern çözümler

Fue olarak tanımlanan ameliyatsız saç ekim tekniği de, dünyada son iki yıldır uygulanıyor. Done Saç Ekimi ve Estetik Merkezi’nde uygulanan bu konforlu ve modern teknik kapsamında, saçlar vucudun kıl içeren her hangi bir bölümünden lokal anestezi ile uyuşturularak tek tek alınıyor ve yine tek tek ihtiyaç duyulan bölgeye ekiliyor. Hiçbir şekilde alınan bölgede bir yara izi söz konusu olmazken, klasik saç ekimine göre daha süren bu teknik, özellikle verici alanda yeteri kadar saç teli bulunmayan ve çok kısa saç kullanmak isteyenler için tercih ediliyor. Her iki teknik kullanılarak saç ektirilenler, her türlü kuaför hizmetinden faydalana biliyor ve özel bir bakıma ihtiyaç duyulmuyor.
a
Biofibre uygulamalarında ise, Amerika'da üretilen değişik renk ve görünümlerdeki 17 cm uzunluğunda suni saç telleri, alerji testinden sonra istenilen bölgeye lokal anestezi ile tek tek ekiliyor. Ekim işlemi bittiğinde kişi yeni saçlarını tarayıp günlük aktivitelerine geri dönebiliyor. Bu saçların ömrü 5 ile 11 yıl arasında değişiyor. Biofibre'la ekilen saçlar, bir kere istenilen modelde kestiriliyor ve o şekilde kalıyor. Bu saçlar, uzamıyor ve hiçbir kuaför işlemi uygulanamıyor.

Yüz güldüren yöntemler

Günümüzde yüze genç ve dinamik bir görünüm kazandırmak için pek çok yöntem uygulanıyor. Bunlar birleştirildiğinde daha kalıcı, az riskli ve az komplikasyonlu sonuçlara ulaşılabiliyor...

Yüz germe ameliyatı denilince hemen aklımıza tüm yüz derisinin, deri altı yapılarından ayrılıp bütün kırışıklıkları giderecek şekilde gerilmesi gelebilir. Ama yüzdeki kırışıklıkların hepsini sadece deriyi gererek ortadan kaldırmaya çalışmak mimiksiz bir ifade ortaya çıkarır, bu da yüze bir maske görünümü verebilir. Oysa alın, göz ve dudak etrafındakı kırışıklıklar ilave metotlarla ayrıca tedavi edilebilir.

Yüz germe ameliyatında derinlik olarak üç tabakada işlem yapılabilir: En üstteki tabaka deridir ve sadece bunun tek başına fazla gerilmesi ile "rüzgara karşı yürüyen bir insanın yüz görünümü" ortaya çıkabilir.
Önemli olan ikinci tabaka, yani yüze uyum ve istikrar sağlayan, SMAS denilen tabakadır.


Bu tabakayla birlikte boyun ve alın adalelerinin ayrı olarak gerilmesi, daha doğrusu sarkmış durumdaki yerlerinden eski pozisyonlarına getirilmesi, yüze eski doğallığını ve dinamizmini kazandırır.

Üçüncü tabaka ise periost denilen, kemik üzerindeki tabakadır. Bu tabakanın lifting'i genellikle endoskopi tekniği ile yapılır. Bazı otoriteler bu metodu uygulayarak yüzü gençleştirmenin yanında yüzde aşikar ifade değişikliklerinin meydana gelmesine sebep olmuşlardır. Bu değişiklik ihtimali ameliyattan önce hastayla mutlaka konuşulmalıdır.

Yüz gerdirmede neler uygulanıyor?

Face styling: Face lifting ile bütün yüz kırışıklıklarını gidermek mümkün değildir, dolayısıyla başka ilave yöntemlerle kombine etmek gerekir. Ekzodermpeeling, laserpeeling, dermabrazyon, yağ veya diğer dolgu maddeleri ile doldurma işlemleri gibi. Dünyada bazı plastik cerrahlar son zamanlarda popüler olan bu kombinasyon yöntemini "Face styling" olarak adlandırıyor.

Midface-lifting: Klasik face lifting'de genellikle yüzün sarkmış olan orta bölümünü etkin bir şekilde germek mümkün değildir. Yüzün orta kısmının sarktığı durumlarda "midface-lifting" denilen orta yüz germe yöntemiyle bu kısımlar, alt göz kapağının kenarından yapılan kesiyle tamamen kemik üzerinden sıyrılıp yukarı asılır. Deri ve onun altındaki SMAS tabakasının çekilmesiyle yüzün sadece üçte ikilik alt kısmı gerilir. Alın ve göz bölgeleri için ayrı bir işlem yapmak gerekir.

Alın germe: Kaşların devamlı kaldırılması ile alında ortaya çıkan yatay çizgilenmeler, yüzün kırışık olmayan diğer kısımlarıyla tezat yaratabilir. Ayrıca devamlı kaş çatmadan veya güneşten gözü koruma refleksinden dolayı kaşlar arasında ortaya çıkan dikey derin çizgiler de yüze sert bir ifade verebilir. Günümüzde botoks enjeksiyonları ile bu kırışıklıklar sadece geçici olarak ortadan kaldırılabilmektedir. Devamlılık ise sadece alın germe ameliyatı ile sağlanabilir. Klasik olarak alın saç sınırından 3-4 cm. kadar içeriden, bir şakaktan öbür şakağa kadar uzanan bir kesiyle alın derisi alın adalesiyle birlikte alın kemiğinden sıyrılır, fazla aktif olan alın ve kaş çatma adaleleri kısmi olarak zayıflatılır veya kesilerek pasif hale getirilir. Aşağıya sarkmış kaşlar eski pozisyonlarına getirilir ve saçlı deriden 1-2 santimlik bir şerit çıkarılarak alın gerilir.

Endoskopik alın germe ve kaş kaldırma: Bilhassa gençlerde, alınları fazla gevşememiş, çok fazla deri çıkarılması gerekmeyen hastalarda 3-5 mini kesi ile bütün alın derisini mobilize etmek ve endoskopik kamera yardımıyla görerek kaş arası adalelerini zayıflatmak ve kaşları normal pozisyonlarına getirmek mümkündür. Endoskopik alın germenin kalıcılık süresi klasik alın germe ameliyatının kalıcılığı kadar uzun değildir.

Kaş kaldırma: Alın germe gibi büyük ameliyat işlemi arzu etmeyen hastalarda ve bilhassa erkeklerde, kaşın üst sinirinden yapılan kesiyle elips şeklinde deri çıkartılması ve bu şekilde kaşların normal pozisyonlarına getirilmesidir. Ayrıca kaş ve şakak arasında deri altından tünel açılarak mini kesilerle kaşı asmak da çok sıklıkla uygulanan bir tekniktir.

Şakak liftingi: Genellikle tek bir ameliyat olarak genç hastalarda uygulanan bir metottur. Çökmeye başlamış yanak bölgesinin yukarıya kaldırılması ve göz etrafındaki kırışıklıkların hafifletilmesi sağlanır.

Mini-lifting: 40 yaş civarındaki, boyun sarkıklığından ziyade yanağın sarktığı durumlarda uygulanan, fazla kesi gerektirmeyen, genellikle sadece derinin gerdirildiği bir yöntemdir. Birçok cerrah tarafından da "Model-lifting" diye adlandırılır. Kalıcılığı çok uzun süreli değildir.

Midi-lifting: Mini-lifting'e ilave olarak derin tabakaların da gerildiği bir metottur. İşkadınlarının ve erkeklerin çok rağbet ettiği bir yöntem olmaya başlamıştır. İyileşme sürecinin kısalığı ve kalıcılığının mini-lifting'e nazaran daha uzun olması avantajlarıdır. Boyun gerilmesinin gerekmediği durumlarda kısa kesilerle uygulanması mümkündür.

Asma yöntemi ile gençleşin!

Cildi germe ve toparlama yöntemi olarak son 1-2 senede tüm dünyada aşırı ilgi ile karşılaşan Happy Lift uygulaması, estetik cerrahide devrimsel bir yöntem olarak gözüküyor...

Uygun ellerde yapıldığında son derece basit ve risksiz bir yönte olan Happy Lift'in temelinde cilt altına yerleştirilen iplerle o bölgeye lift yapmak, yani gerdirmek yatıyor. Yüz, boyun, göğüs ve kalçalar ise bu yöntemde en çok baş vurulan bölgeler. Yöntem ve detayları hakkında Öğretim görevlisi Cilt Hastalıkları Uzmanı Dr. Melisa Eczacıbaşı ile görüştük.

Happy Lift nasıl bir yötem?
Happy Lift veya diğer adıyla asma yöntemi, deride herhangi bir yara ve kabuk izi bırakmadan, hızlı ve pratik bir şekilde gerçekleştirilen ve eskiden yapılan yüz gerdirme işlemlerinden bile estetik cerrahlar tarafından bile daha çok ilgi gören, devrim yaratan bir yöntem.

En çok hangi yaş grubuna ve nasıl uygulanıyor?

Dr. Melisa Eczacıbaşı, sarkmaları toparlayabilen ve dolayısıyla yüzde genel bir gerginlik ve canlılık yaratan bu yöntemde insan dokusuna yabancı olmayan ve uzun bir süre dayanabilen polilatit ve kaprolaktondan yapılmış ipler kullanıldığını belirtiyor. İpler, lokal anestezi uygulandıktan sonra, çok ince bir iğne ile, steril şartlarda deri altı yağ dokusuna yerleştiriliyor, bu esnada ise hasta zaten uyanıktır. Yalnız lokal anesteziden ötürü hiçbir his duymuyor. İp iğnenin diğer tarafından çıkana kadar iğne içine yerleştiriliyor, daha sonra derinin altında kalacak şekilde iğne çekilerek çıkarılıyor. Dıştan kalan ipuçları ise kesilerek deri içine gömülüyor. Bu ipler doğal asitlerden oluştuğu için ortalama 8-12 ay içinde deri altında erimeye başlıyor ve aynı bölgede ipin yerinde bağ doku oluşmaya başlıyor, bağ doku yani sert doku gelişmesi ile birlikte deride toparlama ve sertleşme meydana geliyor. İplerin uygulandığı bölgede hafif derecelerde şişlikler ve morluklar gelişebiliyor. Bunlar da ortalama 3-5 günde geçiyor. Bu yöntem kadın ya da erkek herkeste uygulanabilen bir yöntemdir.

En çok hangi bölgelerde uygulanıyor?
En çok yüz ve boyun bölgesinde uygulanmakla birlikte göğüs ve kalça kaldırmak amacı ile uygulanabiliyor.

Uygulamaya karar vermeden önce en çok dikkat edilmesi gereken hususlar
Yüz şekli ve anatomisine dikkat etmek gerektiğini önemle vurgulayan Dr. Melisa Eczacıbaşı, özellikle bu konuda eğitimi ve tecrübesi olan uzman hekimler tarafından uygulanmalıdır diye belirtiyor. Tedaviden önce hastanın genel tetkikleri, kan şekeri ve doku ile ilgili herhangi bir hastalığı olup olmadığı araştırılıyor, çok ileri yaştaki kişilerde ise cilt tonusu tamamen kaybolduysa iyi sonuçlar vermeyebilir.

Uygulamadan sonra dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?
Uygulama ortalama 1 saat gibi bir sürede gerçekleşiyor. Doğru yapıldığında herhangi bir riski olmayan bu yöntemde uygulamadan sonraki birkaç gün bölgelerde gerginlik oluşturulmaması dikkat ediliyor. Uygulamadan sonraki birkaç güne kadar boyun yastığı, 2-3 yastıkla uyumak ve omuzları yüksekte tutulmak önemlidir, cilt temizliği ve makyaj temizleme ise çok nazik ve yumuşak hareketler şeklinde olmalı. Hasta ortalama 2 hafta içersinde normal genel hayat alışkanlıklarını dönebiliyor ve ortalama 1 ay sonra ciddi egzersizleri rahatlıkla yapabiliyor.

Etki ne kadar sürüyor?
Happy liftin kalıcılığı kişiden kişiye göre değişmekle birlikte ortalama 2-4 sene sürüyor, uygulamadan memnun kalınmadığı takdirde ipleri çıkartmak ve yeni bir uygulama yapmak mümkün. Happy liftin gerçek sonucu ise ancak 6 ay sonra yanı ipler eriyip bağ dokusu oluşmaya başladığında görülüyor, bununla birlikte destekleyici şartlar yanı uyku, beslenme ve stresten uzak durmayı dikkat edeceksiniz.

Kısa bilgiler
1. Lokal anestezi ile gerçekleşiyor.
2. Kanama, iz, kabuklanma yok.
3. Ortalama bölge başına 1 saat sürüyor.
4. Etki ortalama 2-4 sene sürüyor.
5. Yapılan bölgelerde 1-1.5 cm lifting yapıyor.
6. Yüz daha genç ve fresh görülüyor.
7. Cilt tonusu yerinde olan kadın, erkek her yaş grubunda uygulanabiliyor.

Yüz Germe

Yüz germe ameliyatı nedir?

Yüz germe ameliyatının bir diğer adı da "Rhytidectomy"dir. Yüz germe ameliyatı ile yüz ve boyun derisindeki sarkıklık giderilir; varsa çene altındaki yağlanma ortadan kaldırılır. Derialtı dokusu takviye edilir.

Kimler yüz germe ameliyatına iyi bir adaydır?

Yüz germe ameliyatına aday ideal kişiler, yüz ve boyun derisi sarkmaya başlamış ancak cildi hala elastikiyetini tam kaybetmemiş , başka sağlık problemi olmayanlardır. Genellikle 40 yaşın üzerindeki erkek ve kadınlara bu ameliyat uygulanır. Yüz germe ameliyatı sırasında, yüzün daha güzel ve daha genç görünmesi için, burun ve gözkapakları estetiği, alın düzeltme,kaş kaldırma ameliyatları da eklenebilir.

İnce kırışıklıklar için dolgu maddelerinin enjeksiyonu (yağ, hyalurinik asit vb) veya peeling (mekanik,kimyasal,lazer) yapılabilir

Yüz Germede ameliyat öncesi

Yüz germe ameliyatı olmayı düşündüğünüz zaman, önce ne istediğinizi ve neden istediğinizi kendinizle tartışın ve ardından bir plastik cerraha başvurun. İstek ve beklentilerinizi teker teker doktorunuza anlatın ve kendisi ile tartışın. Sigara kullanıyor iseniz mutlaka ameliyattan 10 gün önce bırakın. Doktorunuza güneşlenme ve cilt bakımı alışkanlığınızı iletin,ameliyatın daha kalıcı bir sonuç vermesi için,ameliyat sonrası yapmanız gerekenleri sormayı unutmayın. Gerekirse birkaç kez doktorunuzla konuyu tartışın.

Ameliyat

Ameliyat hastane koşullarında, anestezi uzmanının gözetiminde, ameliyathanede yapılır. Genel anestezi ile yapılabildiği gibi lokal anestezi ve intravenöz sedasyon (Damar yolu ile uyutma) yöntemi de uygulanabilir. Normal şartlarda 2-2.5 saat sürer. Aynı gün eve çıkmak mümkündür. Ek işlemler (burun,göz kapağı vb ) yapılırsa ameliyat uzayabilir. Bu takdirde hastanede 1 gece kalınır. Yüz germe ameliyatı iz bırakan bir ameliyattır. Ancak bu iz belirgin değildir. İzler, şakak bölgesinde saçlı deri içinde, kulak önü ve arkasında gizlenir. Çene altı bölgesindeki yağlar alınırsa çene altında 3-5 mm.lik bir iz kalır, gözkapağı ve alın germe eklenirse göz kapaklarında ve alında saçlı deri içinde ek izler kalır. Ancak,genel olarak bu izler belirgin olmayan ve gizlenebilen izlerdir.

Yüz germe ameliyatı sonrası

Ameliyat sonrası erken dönem genellikle rahat geçer. Yüzde genel bir şişlik ve morarma ,uyuşukluk ve gerginlik hissi olabilir. Ameliyat esnasında yüz sinirleri anesteziden hafif derecede etkilenebileceğinden yüzde hafif asimetriler olabilir. Bunlar 3-5 gün içinde kendiliğinden geçer. Gözler, burun ve ağız açık bırakılacak şekilde baş sargısı uygulanır. Nadiren içerde kan birikmesini önlemek amacıyla dren denilen boru konabilir. Erkek hastalarda yüz derisinin kanlanması daha zengin olduğundan kanama ve içerde kan pıhtısı oluşması daha sık görülebildiğinden dren konması gerekli olabilir. Drenler en geç 2 gün içinde çekilir. Sargı 2 gün sonra açılır. Genel kontrol ve pansuman değişimi yapılır. Saçlar yıkanır ve gerekirse sargı yeniden konur. Dikişler 5-7 gün sonra alınır.

Yüz germe ameliyatından sonra normal hayata dönüş

Ameliyat iyi sonuç verir. Nadiren ikinci düzeltmeler gerekli olabilir. Kişi 1 hafta sonra işine dönebilir makyaj yapabilir. 2-ay ağır egzersizlerden ve aşırı güneş ışığından kaçınması, dış darbelerden korunması önerilir. Erkek hastalarda kulak arkası ile saçlı deri arasındaki mesafe daralır. Bu nedenle tıraş olurken dikkat etmeleri gerekir. Gerekli durumlarda,Bu bölgeye epilasyon yaptırma ihtiyacı doğabilir. Erkek hastalara 3 hafta sakal tıraşı olmamaları önerilir. Yüz ve boyun derisine yeni verilmiş şekil, yerçekimi nedeniyle etkileneceğinden kişinin bünyesine göre bazen 5-10 yıl bazen de ömür boyu dayanır.

Yüz Gençleştirme

Son zamanlarda estetik cerraahideki müthiş gelişmeler : Yüz gençleştirme (facial rejuvenation) , vücut gençleştirme ve düzeltme (Body Counturing) , cildin soyulması( peeling - Lazer veya Kimyasal ) , saç ekme ile insanları adeta yeni baştan yaratmak mümkün olmaktadır.

Günümüzde giderek hızlanan iş, eş ve aş bulma yarışında gençlik, dinamiklik ve güzellik daha da önem kazanmaktadır. Estetik cerrahi gençleşmek ve güzelleşmek konusunda insanlığa yeni imkanlar sunmakta. Bu imkanlardan yararlanmak isteyenlerin en çok dikkat etmesi gereken konu ise işin uzmanı olan doktoru seçebilmektir. Doktor seçiminde en önemli konu doktorun kariyeri,yeteneği ve tecrübesidir. Doktorunu iyi seçen kişilerin işlerinin iyi gitme şansı yükselecektir.

Son senelerde estetik cerrahideki müthiş gelişmeler yüz germe teriminin yerine yüz geçleştirme (facial rejuvenation) konseptinin yerleşmesine neden olmuştur.

Yüz gençleştirmede ; yüz germe, cildin soyulması (peeling - lazer veya kimyasal -mekanik), Liposuction , Lipofilling , Botox gibi yöntemler birlikte veya gruplar halinde uygulanarak yüzün özel ihtiyaçlarına göre kombine bir işlem ile çok daha mükemmel sonuçlar alınabilir.

SAÇ EKİMİ (MİNİ-MİKROGREFT TRANSPLANTASYONU)

Saç Kaybı genetik, hormonal değişiklikler ve yaşlılık nedeniyle oluşan, hem kadınlarda hem de erkeklerde fiziksel ve buna bağlı olarak da psikolojik sorunlara sebep olan bir durumdur. Saç kaybı aynı zamanda çeşitli dermatolojik hastalıklar, yanıklar ve travmatik sebeplerle de gerçekleşebilir.

Erkek tipi saç dökülmesi her toplumda oldukça sık görülen bir durum olmasına rağmen pek çok erkek ve kadın için önemli bir sorundur. Bu insanlar saçlarının dökülmesini önlemek, dökülen saçların yeniden çıkmasını sağlamak veya saç dökülmesinin sebep olduğu görüntüyü ortadan kaldırmak için bir çok yola başvurmaktadırlar.

Saç kökleri uzun bir gelişme dönemi ve bunun ardından gelen kısa bir dinlenme periyodundan oluşan bir döngü içindedirler. Dinlenme döneminde şaç teli köke bağlıdır ancak büyüme olmaz. Dinlenme dönemi sonunda ise saç teli düşer ve saç kökünden yeni bir tel gelişmeye başlar. Yaş ilerledikçe dinlenme döneminin süresi uzamaya başlar.

Normalde gelişme dönemi (anajenfaz) 3-5 yıl kadar sürerken bunu takip eden dinlenme dönemi (telojenfaz) 1-2 haftalık geçiş dönemini (katajenfaz) takiben başlar ve 3-4 ay sürer.


Erkeklerde genellikle tepe ve alın kısmında saç kökü kaybı nedeniyle saçlarda seyreklik veya belirgin saçsızlık görülürken, ense bölgesinde iki kulak arasında kalan bölgede saç dökülmesi olmamaktadır. Bunun nedeni iki farklı saç kökünün bulunmasıdır. Alın ve tepe bölgesindeki birinci tip saç kökleri testosperon hormonuna duyarlıdır. Ve bu hormon etkisiyle saç kökleri zarar görmekte dolayısıyla saçlar dökülmektedir. İkinci tip saç kökleri ise testosteron homonuna duyarlı değildir. Ve bu sebeple dökülmezler. İşte saç ekimi işlemi; kafanın arka kısmında bulunan hormona duyarlı olmayan saç köklerinin alınarak, alın ve tepe bölgesindeki saçsız alanlara ekilmesidir. Bu şekilde ekilen saç kökleri hormona duyarlı olmadıklarından bir daha dökülmezler.

Estetik ve plastik cerrahideki son yıllardaki en önemli gelişmelerden biride mini ve mikrogreft transplantasyonu ile saç restorasyonudur. Bu teknik ile diğer yöntemlere göre çok daha doğal ve başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir. Bu yöntem ensenin üzerindeki bölgeden uzun elips şeklinde bir şaçlı derinin çıkartılarak bu deri şeridindeki kıl köklerinin 1 ila üçlü gruplara bölünmesi ve restore edilmesi istenen bölgeye teker teker nakledilmesi şeklinde özetlenebilir.




Operasyon lokal anestezi altında yapılmakta ve hastalar tarafından rahatlıkla tolare edilebilmektedir. Operasyon başlamadan önce saç ekiminin yapılacağı bölgeler işaretlenir. Bu çizimler yapılırken saç ekilecek bölgenin naturel saç çizgilerine uygun olması suni bir görünüm oluşturmaması bakımından çok önemlidir. Kafanın arkasında saçlı derinin alınacağı bölge hazırlanıp enjeksiyonlarla uyuşturulduktan sonra uzun elips şeklinde bir saçlı deri parçası çıkartılır. Bu şeridin uzunluğu ortalama 12-15 cm eni ise 3-4 cm dir. Saçlı deri alındıktan sonra bu bölge estetik bir dikiş yöntemi ile kapatılır. Oluşacak kesi izi saçların içinden kaldığından hiç bir zaman görünür olmayacaktı. Çıkartılan saçlı deri 2-3 kişilik bir ekip tarafından bistüri ile 1li, 2li, 3lü kıl kökü ihtiva eden küçük gruplara ayrılır. Bu işlem çok incelikli ve çabuk yapılması gereken bir işlemdir. Saçlar bölünürken kıl köklerine hasar vermemek gerekmektedir. Kıl köklerine hasar vermemek gerekmektedir. Kıl köklerinin kısa bir süre içinde bölünerek saçsı bölgeye nakledilmesi işlemin başarısı açısından önemli bir diğer faktördür. Bu nedenle saç ekimininde birkaç kişilik bir cerrahi ekiple çalışılmaktadır. Saçlar küçük gruplar halinde bölündükten sonra saçsız bölgeye ekme işlemine geçilir. Bu bölge lokal anestezilerle uyuşturulduktan sonra ince uçlu bir bistüri ile çok sayıda delik açılır. Hazırlanmış olan greftler (kıl kökleri) bu deliklerin içine tek tek yerleştirilir.



Daha naturel bir görünüm oluşturmak için ön kısımlara tek kıl kökü ihtiva eden greftler, daha gerideki bölgelere ise 2li ve 3lü kıl kökleri ihtiva eden greftler yerleştirilir.


İşlem tamamlandıktan hemen sonra hasta evine dönebilir.48 saat boyunca sac yıkanmaz.Bu süre sonunda ekim yapılan bölge ve diğer saçlı bölgeler özel bir solüsyonla yıkanır ve bu işlem hergün tekrar edilir.Saç ekim işlemi günlük aktiviteyi kısıtlamayan bir işlemdir.Saç ekim işleminde mevcut saçlar kesilmemektedir. Hasta ekim yapılan bölgeye temas etmeyecek bol bir şapka takarak işine dönebilmektedir.Uygulamadan 48 saat sonra alın ve göz üstlerinde şişlik ve morluklar oluşabilmekle birlikte bu durum birkaç gün içinde kaybolmaktadır. Nakledilen saçlar bir süre sonra dökülürler ve yeniden çıkmaya başlamaları 2,5 -3 ay gibi bir süre almaktadır.

Mini mikrogreft transplantasyonunda elde edilecek sonuçlar cerrahi faktörlere bağlı olduğu gibi hastanın mevcut saç durumu ile de çok ilgilidir. Ensenin üzerindeki bölgeden alınan kıl kökü sayısı  kişinin bu bölgedeki saçlarının sıklığına bağlı olarak 1500 ila 3500 arsında değişiklik gösterir. Bu saçlar bir ila üçlü gruplar halinde 1000-1500 grefte ayrılarak nakledilmektedir. Verici bölgedeki saçların sıklılığı önemli bir faktör olmakla birlikte daha önemli bir faktör kişinin ön kısımdaki açıklığının derecesidir. Açık alanı az olan kişilerde bu kıl kökleri daha sık yerleştirilebilmekte ve daha başarılı sonuçlar alınabilmektedir. Açık alanı fazla olanlarda 8 ay – 1 yıl gibi bir süre sonra tekrar saç ekimi yapılarak daha sık bir görünüm elde edilebilir.

Arka kısımlarda geniş açıklığı olan kişilerde uygulanabilen bir diğer yöntem ise arka kısımlardaki saçsız derinin bir kısmının elips yada mercedes şeklinde deri çıkartmaları ile küçültülmesidir (scalp reduction) bu işlem saç ekiminden birkaç ay önce yapılan bir operasyondur ve uygun hastalarda çok yararlı sonuçlar vermektedir.

Saçsız alanın açıklığı azaltıldığından yapılacak saç ekimlerinde daha sık ve başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir. Saç ekiminden yaklaşık 3 ay sonra çıkmaya başlayan saçlar orjinal yerlerindeki büyüme hızıyla yani yarlerinde uzamaya başlarlar. Bu saçların genetik kodları ve özellikleri farklı olduğundan bunlarda dökülme meydana gelmemektedir. Ancak saç ekiminde nakledilebilecek kıl kökü sayısının sınırlı olması nedeniyle görüntüde saçsız alan kapatılmakla birlikte hiç bir zaman çok sık bir saç oluşmayacağı bilinmelidir. Saç ekimi tüm pratikliğine rağmen bir cerrahi müdahale olması nedeniyle gerekli tıbbi şartların sağlandığı ortamlarda uzman doktorlar tarafından yapılması gereken bir işlemdir.

Mezoterapi

Mezoterapi, uzun zamandan beri estetik tıpta en sık talep konusu olan lipodistrofi veya selülit konusunda en seçkin tedavi biçimini oluşturmaktadır. İlk kez 1952'de Dr. Michel Pistor tarafından uygulanmıştır. 1987'de Fransız Tıp Akademisi tarafından geleneksel tıbbın bir parçası olarak kabul edilmiştir.

Fransa' da ortalama 15.000 doktor, günde 60.000'den fazla hastayı mezoterapi yöntemi ile tedavi etmektedir. Uluslararası Mezoterapi Derneğine üye olan Avrupa, Afrika ve Güney Amerika'da 14 ülkede yöntem başarı ile uygulanmaktadır.

Mezoterapinin kelime anlamı orta deri tedavisidir. Temeli, tedavi edilecek bölgeye 4-6 mm uzunluğunda çok ince iğneler kullanılarak çok küçük miktarlarda ilaçları lokal olarak enjekte etmeye dayanan tamamen tıbbi bir eylemdir.

Endikasyona göre değişen çeşitli ilaç karışımları 5-10 dakika gibi bir süre içerisinde deri altına enjekte edilir.

Hangi Durumlarda Uygulanır?

ESTETİK KULLANIMLARI

  • Sellülit

  • Saç Dökülmesi

  • Ergenlik ve Hamilelikte Oluşan Çatlaklar

  • Yüz Gençleştirme

  • Yara İzleri, (skatrisler)


DİĞER KULLANIM ALANLARI

  • Romatoloji

  • Dolaşım Problemleri (varis, varis ülserleri)

  • Migren

  • Spor Hekimliği


Mezoterapi seans aralıkları minimum 1 hafta olmalıdır. Bir seansta enjekte edilen ilaç dozu 10 cc yi aşmamalıdır. Mezoterapide ortaya çıkan yan etkiler genellikle seans aralığı ya da dozaja dikkat edilmedi ise görülmektedir.

Uygulanmaması Gereken Durumlar

  • Kalp Yetmezliği

  • Diyabet

  • Böbrek Rahatsızlıklarında

  • Antikuagülan Tedavi Altındaki Hastalarda


Sonuç
Mezoterapi, etkinliği bütün dünyada kanıtlanmış bir geleneksel tıp yöntemidir. Bir çok ülkede uygulanıyor olması, her gün binlerce doktorun hastalarına uygulaması, yararlı bir yöntem olduğunun en güçlü kanıtıdır. Hasta ile hekim arasında etkin bir dialoğun olması sonuçların biran önce ve en iyi şekilde elde edilmesi için gereklidir. Ancak mezoterapiden, her zaman çok kısa sürelerde sonuç alıp, mucize bir düzelme de beklenmemelidir.

Meme Estetiği - Meme büyütme - Meme küçültme

Meme büyütme operasyonu meme dokusu altına yerleştirilen meme protezleri ile meme hacminin artırılmasıdır. Bu girişim yapısal olarak küçük memeler için ya da doğumdan sonra küçülmüş ve içi boşalmış memeler için uygulanabilir. Küçüklüğü yanında eğer memelerde sarkma mevcut ise bu işlem mastopeksi (meme dikleştirme) ile kombine edilebilir. Memedeki sarkma sonucu eğer meme ucu meme altındaki kıvrımın altına inmiş ise sadece meme protezi konulması bu sarkmayı önleyemeyeceğinden birlikte meme dikleştirici girişimlerin de yapılması gerekir.

Meme büyütme operasyonlarında silikon meme protezleri kullanılmaktadır. Bunların içi jöle kıvamında silikon olanları ve içi tuzlu su ile doldurulabilen tipleri mevcuttur. Her iki tip protezin de dış kabukları aynı silikon materyalden oluşmaktadır. Ayrıca protezlerin round (yuvarlak) ve naturel (gözyaşı damlası şeklinde) tipleri de mevcuttur. Son yıllarda jel protezlerin Cohesive jel tipleri üretilmiş ve kullanılmaktadır.

Bu protezlerde dış kabuk yırtılsa bile jel silikon dağılmamakta ve şeklini muhafaza etmektedir.















Operasyon öncesi küçük  göğüsleri olan hasta


Meme protezinin yerleştirilebileceği giriş yolları


Gölgeli bölge implantın konması için kaldırılır


İmplant direkt meme dokusunun altına  veya göğüs kaslarının arasına konur


Operasyon sonrası daha dolgun ve doğal görünümlü göğüsler

Meme büyütme operasyonlarında meme protezleri 3 farklı giriş yerinden yerleştirilebilir. Meme altı kıvrımlarından yapılan 4-5 cm'lik kesi ile, meme ucundan yapılan kesi ile ya da koltuk altından yapılan kesi ile protez yerleştirilebilir. Yapılacak kesinin yeri cerrahın tercihine, hastanın isteklerine ve kullanılacak protezin tipine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Silikon meme protezleri yapılan kesi yoluyla meme dokusunun altına ya da  meme altında bulunan göğüs duvarı kasının (pektoralis majör) altında hazırlanan bir boşluğa yerleştirilebilir.

Kas altına yerleştirme ameliyat sonrası dönemde bir miktar ağrılı olmakla birlikte ameliyat sonrası oluşabilecek problemlerin daha az olması ve daha naturel sonuçlar elde edilmesi bakımından daha avantajlı olduğundan biz hastalarımızın çoğunda bu yöntemi tercih etmekteyiz.Kişiden kişiye değişebilmekle birlikte sarkması olmayan küçük memeli kişilerde protez olarak tercihimiz ise genellikle içi jel silikon doku gözyaşı damlası şekline (naturel tip) protezler olmaktadır. İçi jel doku protezlerde uzun dönemde memenin yumuşaklığının  su dolu protezlere göre naturel olduğu görüşündeyiz.

Meme protezinin büyüklüğüne, dolayısıyla oluşacak memenin büyüklüğüne karar verirken hastanın istekleri de göz önüne alınmakla birlikte göğüs duvarının yapısı ve genişliği en önemli belirleyici faktörlerdir. Bunun için göğüs duvarında memelerin olması gereken bölgenin çapı ölçülerek, bu çapa uygun protezler seçilmelidir. Bu çaptan daha büyük çaplı protezler üstte ve yanlarda taşmalara neden olacak ve tabii bir sonuç elde edilemeyecektir. Unutulmamalıdır ki en güzel sonuçlar ameliyat olduğu belli olmayan tabii sonuçlardır.

Göğüs büyütme ameliyatları ortalama 1.5-2 saat sürer. Ameliyat genel anestezi altında yapılmakta ve birkaç saat sonra ya da ertesi gün hasta taburcu edilebilmektedir. Ameliyat sonrası kol hareketleri ile ortaya çıkan ağrı için ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlar kullanılmaktadır. Hastalar genellikle birkaç gün içinde işlerine dönebilmekle birlikte  3 hafta süreyle ağır şeyler kaldırmaması ve kollarını yukarıya kaldırmaması önerilmektedir. Yüzme , tenis gibi sporlara ise altıncı haftadan itibaren başlanabilir. Ameliyat sonrası memelerde oluşan sertlikler birkaç hafta içerisinde kaybolur ve memeler tabii yumuşak kıvamına ulaşır.

Meme protez ameliyatlarının en önemli komplikasyonu kapsül kontaktürü denilen durumdur. Kapsül kontaktürü protez etrafında vücudun oluşturduğu destek dokusunun memenin şeklini bozması aşırı sert bir kıvamda ele gelmesidir. Bu ihtimal bazı faktörlere dikkat edilerek en aza indirilebilir. Uygun büyüklükte protez konulması, protezin kas altına yerleştirilmesi, ameliyatta temiz ve kansız çalışma kapsül kontaktürü ihtimalini azaltacaktır. Bütün bunlara rağmen çok küçük bir yüzdede (%1-2) ciddi düzeyde kapsül kontaktürü gelişebilir. Bu durumda ikinci bir ameliyatla oluşan sert kapsül çıkartılıp aynı protezler tekrar yerleştirilir. Günümüz teknolojisinde meme protezlerinin patlaması ya da yırtılması hemen hemen hiç rastlanmayan durumdur. Bu durum olsa bile dağılmayan jel protezler (cohesive jel) kullanıldığından hasta için herhangi bir problem oluşmamaktadır.

Meme prozetleri çok uzun yıllar kullanılabilir. Herhangi bir problem oluşmadıkça değiştirilmeleri gerekmemektedir.

MEME KÜÇÜLTME

Meme küçültme ameliyatları kişide normalden büyük ve sarkmış olan memeleri normal boyutlara ve dikliğine kavuşturmak için yapılan ameliyatlardır. Bu işlem esnasında meme başı etrafındaki koyu renkli kısım (areola) da genellikle küçültülür.

Normalden büyük olan memeler kişiye fiziksel ve psikolojik olarak rahatsızlık veren bir durumdur. Dolayısı ile meme küçültme ameliyatları estetik bir ameliyat olmasının yanısıra hastaya fiziksel bir rahatlama sağlayacağından aynı zamanda fonksiyonel bir ameliyattır. Çünkü memelerin ağırlığı ile omuzlarda çöküklük, sırt ağrıları ve meme altı bölgesinde terlemeye bağlı kaşıntı ve pişikler oluşmaktadır. Çok iri ve sarkık memeler fiziksel aktiviteleri de kısıtlamaktadır. Meme küçültme ameliyatları sonucunda memelerde birtakım izler kalmakla birlikte, hasta, normal büyüklükte memelere kavuştuğunda bu rahatsızlıklardan kurtulmakta ve fiziksel olarak çok rahatlamaktadır. Bazı genç kızlarda memeler aşırı büyük olabilir (virginal hipertrofi) Bu kişilere erken yaşlarda bile (16-17 yaş) meme küçültme ameliyatları yapılabilir.

Meme küçültme ameliyatları için uygulanan birçok cerrahi teknik mevcuttur. Uygulanacak cerrahi teknik memelerin büyüklüğüne, şekline ve cerrahın tercihine göre değişir. Ameliyatta meme başının kan dolaşımı korunacak şekilde, uygulanan cerrahi tekniğe göre memenin yanlarından ve alt bölgesinden veya yanlarından ve üst bölgelerinden meme dokusu çıkartılarak meme hacmi küçültülür. Meme başları normalde olması gereken meme altı kıvrım hizasına kadar yukarıya alınır. Ameliyat bitiminde meme başı etrafında, meme başından aşağıya dikine uzanan ve meme altı kıvrımında dikişler (Ters T şeklinde) mevcuttur.












Büyük boyutta ve ağır meme örneği


Gölgeli yerdeki yağ ve deri yok edilir, göğüs ucu yukarı çekilir


Operasyon sonrası ince dikişler


Daha küçük ve hafif göğüsler

Son yıllarda meme altı kıvrımı boyunca kesi yapılmayan vertikal mamoplasti adı verilen cerrahi teknik çok popüler olmuştur. Bu teknikte ters T şeklinde iz yerine meme başından aşağıya sadece dikine bir iz oluşur. Ancak bu teknik çok iri memelerde uygulanamamaktadır. Aşırı büyük olmayan ve deri elastikiyeti iyi olan memelerde biz bu tekniği tercih etmekteyiz.

Meme küçültme ameliyatı esnasında yapılan kesiler sonucunda dikiş hatlarında kaçınılmaz olarak izler oluşacaktır. Bu izler ilk aylarda daha belirgin ve kırmızımsı renkte olmakla birlikte aylar içinde yumuşayacak renkleri beyazlaşacak ve daha az görünür hale gelecektir.

Meme küçültme ameliyatları genel anestezi altında yapılır ve ameliyat ortalama 3 saat sürer. Hasta ameliyattan sonra aynı gün yada ameliyatın ertesi günü taburcu edilir. Dikişler arasından içeride birikebilecek kan ve vücut sıvılarını toplamak için yerleştirilen drenler 24 ile 48 saatte çekilir. Hasta 2-3 gün aralıklarla kontrole gelir. Dikişler 10-12. günler arasında alınır. Özellikle dikiş hatların birleştiği köşelerde küçük deri kayıpları, dikiş açılmaları ve akıntılar bu ameliyatlardan sonra sık görülmekle birlikte önemli bir problem oluşturmazlar ve pansumanlarla genellikle 2-3 hafta içinde iyileşirler.

Meme küçültme ameliyatlarından sonra ciddi denecek ağrılar oluşmaz ve ilk bir iki gün boyunca oluşabilecek ağrılar, ağrı kesicilerle kontrol edilebilir. Hastalar dikiş bölgelerinde pansuman malzemeleri olmakla birlikte sporcu sütyeni şeklinde elastik bir sütyen giyerek birkaç gün sonra günlük aktivitelerine ve işlerine dönebilir.

Meme küçültme ameliyatları sonucunda meme başında kısmi duygu kusurları oluşabilir. Ayrıca meme bezlerinin bir kısmı çıkartıldığından ve süt kanallarının bir kısmı kesildiğinden süt verme fonksiyonunda kısmi veya total kayıplar oluşabilir. Bu kayıplar memenin büyüklüğü, sarkıklığı ve uygulanacak cerrahi teknikle de ilişkilidir. Çok nadiren meme başlarına kan dolaşımı bozukluğuna bağlı meme başlarında kısmi yada total deri kayıpları oluşabilir. Meme küçültme ameliyatları bu dezavantajlarına rağmen uygun seçilmiş hastalar için çok yararlı ameliyatlardır. Hastayı bir yükten kurtararak fiziksel rahatlatmasının yanısıra psikolojik olarak da çok olumlu yönde etkilemektedir.

Laser Epilasyon

İstenmeyen tüylerden kurtulmanın en hızlı ve en sağlıklı yoludur. Epilasyonda kullanılan laser ışığının dalga boyu melanin pigmenti tarafından emilme özelliğine sahiptir. Soğutma sistemli laser tekniği ile laser ısısı cilde zarar vermeden doğrudan kıl kökünü yok eden ısıya dönüşür.



Laser ile Epilasyon şematik gösterimi



Laser epilasyon kimlere uygulanabilir?
12 yaşından itibaren koyu renkli tüyleri olan herkese uygulanabilir. Eğer tüyler açık renkli yani pigmenti az, koyu renkli pigmenti hiç yok ise laser ışığını görmeyeceği için tedaviden etkilenmez.

Laser epilasyon hangi bölgelere uygulanabilir?
Gözleri direkt ışıktan özel gözlüklerle koruma şartı ile tüm vücut bölgelerindeki tüylere uygulanabilir.

Her tedavi süresi ne kadardır?
Kullanılan cihazların özelliklerine göre değişmekle beraber çok hızlı çalışma özelliklerine sahip cihazlarla yüz 5 - 6 dakikada, bıyık 1 - 2 dakikada, bacaklar 1 saat gibi denilebilir.

Tedavi sırasında ağrı hissedilir mi?
Hayır, hissedilmez. Yalnız soğutucu gazının ve laser ışığının çarpmasını cildinizde bir lastik çarpması gibi hissedebilirsiniz.

Tedavi sonrasında iz kalır mı?
Tedavi sonrasında 5 - 10 dakika bazen yarım saat süren kızarıklık olabilir. Bu geçicidir. Soğutma sistemi olmayan laserlerde, ışığın cildin üst tabakası olan epidermisteki melanin pigmentlerinden de emilmesinden dolayı ciltte yanık ve sonrasında leke iz kalma riski her zaman mevcuttur. Soğutma sistemli laserde cildin ısınmasına fırsat verilmemekte böylece yanık riski ortadan kalkmaktadır.

Bir seansta tüylerden kurtulmak mümkünmüdür?
Hayır, mümkün değildir. Çünkü kıl köklerinin hepsi aynı büyüme devresinde değildir. Uygulama esnasında olgun fazda (anogen) olan kıl kökleri etkilenir. Dinlenmekte (katogen) ve gerileme (telogen) fazındaki kıl kökleri etkilenmez. Bunlar için diğer seansların uygulanması gerekir. Kılların renklerinde ve büyüme devrelerinde olan farklılıklardan dolayı seans sayısı kişiye göre hatta aynı kişinin farklı bölgelerine göre değişir.

Seans aralıkları ne kadardır?
Seans aralıkları bölgeye göre 4 ila 8 hafta arasında değişir.

Laser epilasyon düşünüldüğünde ne yapılması gerekir?
Öncelikle dermatolog tarafından hastanın görülüp değerlendirilmesi, tüylenmenin nedeninin araştırılması, gerekli tahlil ve tetkiklerin yapılması gereklidir. Tedaviye başlanmadan önce tüylerin sarartılmamış olması, cımbız veya iple alınmamış olması şarttır.
 

Sample text

Sample Text

Sample Text